28 Nisan 2015 Salı

Bir futbol sahası 278 kişi demek...


bir çadır 16m2 yer kaplıyor.  uluslar arası maç yapılan futbol sahası 105*68 ebatlarında. Yani 7140m2. yani sadece taban alanı olarak 446 çadır geliyor. çadır 5 kişilik denildiğinde 2230 kişi bir futbol sahasına yerleşiyor diyebilirsiniz.
ancak bu yanlış bir hesap, çadır kurulum alanı ve ara güvenlik payları ve yollar, tesisler düşünüldüğünde http://www.birgun.net/news/view/nereye-siginacak-bu-insanlar/3939 haberine baktığımızda 25bin m2lik alana 185 çadır planı yapıldığı gözüküyor. yani bir çadırın gerçek hakkı 135m2. taban alanının yaklaşık 8 katı. bu da bir futbol sahasına 278 kişinin sığabileceğini gösteriyor.

tabi bunlar teorik hesaplar ama sizce şehirlerimizdeki insanların afet durumunda kaçıp sığınabileceği yerler var mı?

Nepal depreminden kareler...

http://news.yahoo.com/photos/strong-earthquake-and-aftershocks-shake-nepal-slideshow/people-sleep-ground-open-area-early-morning-earthquake-photo-031154902.html

Nepal depreminden kareler...

Deprem toplanma alanları hala AVM oluyor. En son haber Düzce'den...

http://www.hbrdr.com/guncel/akp-li-duzce-belediye-baskani-ndan-skandal-karar-h4040376.html

Deprem toplanma alanları hala AVM oluyor.
Felaket anında rotanızı biliyor musunuz?

27 Nisan 2015 Pazartesi

Kızılay, ‘120 bin çadır lazım 20 bin gönderdik’ diyerek övündü

http://www.istanbul.indymedia.org/tr/haber/kızılay-'120-bin-çadır-lazım-20-bin-gönderdik'-diyerek-övündü

Kızılay, ‘120 bin çadır lazım 20 bin gönderdik’ diyerek övündü

 

Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, depremin üzerinden 48 saat geçmeden 20 bin çadırı afet bölgesine göndererek tarihinin en büyük afet sevkıyatını gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bölgedeki tüm çadır ihtiyaçlarının giderilmesi için 120 bin çadır kapasitesine ihtiyaç var. Kimse evinin önünden ayrılmak istememektedir. Bu da son derece muazzam bir çadır ihtiyacını beraberinde getiriyor. Ortaya çıkan çadır ihtiyacının sebebi budur” dedi.
Akar, Afet Operasyon Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Van’daki depremin ardından yaşananlara ilişkin bilgi verdi. Depremin ardından Türk Kızılayı olarak hemen bölgede operasyonlara başladıklarını söyleyen Akar, depremin ardından bölgeye 25 bin 666 çadır, 31 toplu barınma çadırı, 38 bin 302 battaniye, 4 bin 239 katalitik soba, 2 bin 220 mutfak seti, 2 bin 124 gıda kolisi, 157 bin 805 içme suyu, 112 bin 565 kumanya ve 124 ton gıda malzemesinin sevk edildiğini anlatan Akar, bir mobil fırın, 3 mobil ikram aracı, 21 seyyar mutfak ile 720 Türk Kızılayı Mevlana Evi’nin de bölgeye gönderildiğini söyledi.
Bölgedeki yardım malzemelerinin dağıtımı ve çalışmaların valilik koordinasyonunda gerçekleştiğini vurgulayan Akar, “Türk Kızılayı, hiçbir zaman böyle bir afet karşısında tek başına yeterli olacağı iddiası içinde olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Bu boyutta bir afet müdahalesi tüm unsurların içinde bulunduğu ciddi bir koordinasyon ve işbirliği içinde gerçekleştirilebilir. Çok şükür, Van’da da böyle bir tablo sergilenmiştir” diye konuştu.
“Normal olarak 7.2 büyüklüğünde ve Van’da olan bir depremde gerçek afetzede miktarının normal şartlarda 20 bin olduğu sanılmaktadır. Normal şartlar olsaydı 20 bin afetzede 4 bin çadır ile barındırılabilir, korunabilir, sıcak ve soğuktan arındırılabilirdi. Ama, bu afetin neticesinde süregelen karşımızda 20 bin afetzededen başka 600 bin afetzede vardır. 600 bin afetzedenin barındırılması için 120 bin çadıra ihtiyaç vardır. Sıkıntı buradan kaynaklanmaktadır” dedi. (ANKARA)



Türk Kızılayı Genel Başkanı Akar, "Bölgedeki tüm çadır ihtiyaçlarının giderilmesi için 120 bin çadır kapasitesine ihtiyaç var. Afet yönetiminin mantığında bu boyutta bir çadır stokunu elde tutmak doğru değildir" dedi

  Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, depremin üzerinden 48 saat geçmeden 20 bin çadırı afet bölgesine göndererek tarihinin en büyük afet sevkıyatını gerçekleştirdiklerini belirterek, "Bölgedeki tüm çadır ihtiyaçlarının giderilmesi için 120 bin çadır kapasitesine ihtiyaç var. Kimse evinin önünden ayrılmak istememektedir. Bu da son derece muazzam bir çadır ihtiyacını beraberinde getiriyor. Ortaya çıkan çadır ihtiyacının sebebi budur" dedi.

Akar, Afet Operasyon Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Van’daki depremin ardından yaşananlara ilişkin bilgi verdi.
Depremde hayatını kaybedenlerde başsağlığı dileyerek konuşmasına başlayan Akar, depremin ardından Türk Kızılayı olarak hemen bölgede operasyonlara başladıklarını bildirdi. 146’sı profesyonel olmak üzere 377 Kızılay görevlisinin afet bölgesinde görev yaptığını ifade eden Akar, Türk Kızılayı Van Şube Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin de kendi evlerinin hasar görmesine rağmen diğer afetzedelerin yardımına koştuğuna dikkati çekti.
Depremin ardından bölgeye 25 bin 666 çadır, 31 toplu barınma çadırı, 38 bin 302 battaniye, 4 bin 239 katalitik soba, 2 bin 220 mutfak seti, 2 bin 124 gıda kolisi, 157 bin 805 içme suyu, 112 bin 565 kumanya ve 124 ton gıda malzemesinin sevk edildiğini anlatan Akar, bir mobil fırın, 3 mobil ikram aracı, 21 seyyar mutfak ile 720 Türk Kızılayı Mevlana Evi’nin de bölgeye gönderildiğini söyledi.
Akar, deprem bölgesinde 2 bin 500 Mevlana Evi’nin kurulacağını belirterek, bölgede Türk Kızılayınca biri Van merkez, ikisi Erciş’te olmak üzere 3 çadır kent kurulduğunu ve 108 bin 258 kişiye barınma imkanı sağlandığını bildirdi. Kızılayın depolarındaki stoklardan 25 bin 666 çadırı bölgeye sevk ettiklerini ve bunlardan 18 bin 43’ünü afetzedelerin kullanımına sunduklarını belirten Akar, "Türk Kızılayının bölgede kurmayı planladığı çadır sayısı 30 bin adettir" dedi. Çadırlar hakkında da bilgi veren Akar, Türk Kızılayınca üretilen, bu nedenle "Türk tipi" diye isimlendirilen çadırların 4 mevsim kullanılabildiğini ifade etti. Akar, çadırların 14 metrekare büyüklüğünde olduğunu ve 5 kişilik bir ailenin rahatlıkla barınabileceğini belirterek, çadırların bazı yerlerde yazlık-kışlık, dayanıklı-dayanıksız diye sınıflandırılmaya çalışıldığını, bunun hiçbir şekilde doğru olmadığını söyledi.
Türk Kızılayının Van’daki aş evinden sürekli sıcak yemek çıkarıldığını da anlatan Akar, çadır kentlerde dağıtılan üç öğün sıcak yemeğin yanı sıra mobil ikram araçlarının da kumanya dağıtımı yaptığını dile getirdi. Akar, "bir çadır sıkıntısı olduğunu kabul etmekteyiz, tüm Türkiye olarak bunu kabul ediyoruz" diyerek, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın dün TBMM’de yaptığı konuşmada bu sıkıntıya ve bunun nedenlerine değindiğini anımsattı.
Yerleşim yerleri zarar görenlere yönelik çadır kurulum çalışmalarının sürdüğünü dile getiren Akar, şunları kaydetti:
"Ancak, çadır konusunda ihtiyaç devam etmektedir. Türk Kızılayı, depremin üzerinden 48 saat geçmeden 20 bin çadırı afet bölgesine göndererek tarihinin en büyük afet sevkıyatını gerçekleştirmiştir.
Van ve Erciş’te afetten etkilenen 600 bin afetzede bulunuyor. Afetzedeler, gerek artçı depremlerin devam etmesi, gerek evlerine giremeyecek durumda olmalarından dolayı çadıra ihtiyaç duymaktadır. Bölgedeki tüm çadır ihtiyaçlarının giderilmesi için 120 bin çadır kapasitesine ihtiyaç var. Afet yönetiminin mantığında bu boyutta bir çadır stokunu elde tutmak doğru değildir. Depolama, bakım, sevkıyat ve maliyet açısından... Dünyadaki en büyük ikinci çadır kapasitesine sahip olan Türk Kızılayının stoklarında 46 bin çadır bulunuyor. Çadır sıkıntısının bir diğer önemli sebebi de afetzedelerin kendi evlerini ve yakın çevresini terk etmeme isteğidir. Evlerini ve hayvanlarını bırakmak istemeyen afetzedeler, merkezi yerlerde oluşturulan çadır kentlere yerleşmeyi reddetmektedir."
Bölgedeki yardım malzemelerinin dağıtımı ve çalışmaların valilik koordinasyonunda gerçekleştiğini vurgulayan Akar, "Türk Kızılayı, hiçbir zaman böyle bir afet karşısında tek başına yeterli olacağı iddiası içinde olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Bu boyutta bir afet müdahalesi tüm unsurların içinde bulunduğu ciddi bir koordinasyon ve işbirliği içinde gerçekleştirilebilir. Çok şükür, Van’da da böyle bir tablo sergilenmiştir" diye konuştu.
-"Bu, olağanüstü bir durumdur"-
Akar, 7.2 şiddetindeki depremin büyük ve yıkıcı bir deprem olduğunu, sonrasında da çok sayıda afetzedenin ortaya çıkmasının herkesçe bilinebileceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Normal olarak 7.2 büyüklüğünde ve Van’da olan bir depremde gerçek afetzede miktarının normal şartlarda 20 bin olduğu sanılmaktadır. Normal şartlar olsaydı 20 bin afetzede 4 bin çadır ile barındırılabilir, korunabilir, sıcak ve soğuktan arındırılabilirdi. Ama, bu afetin neticesinde süregelen karşımızda 20 bin afetzededen başka 600 bin afetzede vardır. 600 bin afetzedenin barındırılması için 120 bin çadıra ihtiyaç vardır. Sıkıntı buradan kaynaklanmaktadır.
Artçı sarsıntıların ara vermeden devam etmesi, vatandaşın evine girememesi, hasar görmeyen evlerin girilemeyecek durumda olması bu sıkıntıyı çoğaltmaktadır. Bu, olağanüstü bir durumdur. Hiçbir afet bölgesinde, hiçbir afete müdahalede böyle kapsamlı bir çadır talebiyle karşılaşılmamıştır. Ayrıca, oradaki vatandaşlar evlerini hırsızlara teslim etmemek için, hayvanlarını bırakmamak için, evlerine yakın veya evlerinin önüne çadır talep etmektedir.
Kimse evinin önünden ayrılmak istememektedir. Her eve ayrı çadır ihtiyacı vardır. Bu da son derece muazzam bir çadır ihtiyacını beraberinde getiriyor. Ortaya çıkan çadır ihtiyacının sebebi budur. Bunu gidermek için stoklarımızın üçte ikisini bölgeye sevk ettik. 30 bin çadırı yarın itibarıyla orada konuşlandırmış olacağız."
-"17 tırımız, yağmacılar tarafından talan edilmiştir"-
Mevlana Evleri’nin bölgeye gönderildiğini de dile getiren Akar, depremden etkilenenlere psikososyal destek vermek üzere Türk Kızılayının psikologlarının da bölgede görev yaptığını anlattı.
Akar, bölgedeki Türk Kızılayı Kan Merkezlerinden yaralılar için bin 500 ünite kanın hastanelere gönderildiğini ifade ederek, "Yaralıların ihtiyaçlarının iki kat fazlası kan miktarı bölgedeki stoklarımızda mevcuttur. Bölgede kan ihtiyacı yoktur" diye konuştu.
Akar, Türkiye’deki azınlık vakıflarının da depremzedeler için çeşitli yardımlarda bulunduğunu söyledi.
Depremin ardından her depremde olduğu gibi Van’da da yağmacıların ortaya çıktığına dikkati çeken Akar, "17 tırımız, yağmacılar tarafından talan edilmiştir. Van’daki çadır kentimiz de bu yağmacılar tarafından talan edilmiş, vatandaşların direnci sayesinde oradaki 50 çadırımız muhafaza edilebilmiştir. Van’daki Kızılay Şube Başkanlığımız, bunlar tarafından basılmıştır" dedi.
http://www.posta.com.tr/turkiye/HaberDetay/_120_bin_cadira_ihtiyac_var_....


26 Nisan 2015 Pazar

Güncel İstanbul deprem hazırlık bilgisi, en iyi semtler ve en kötü semtler...



numan kurtulmuş'un imzasıyla sunulan rapordaki rakamları el emeği göz nuru deyip gece yarısı excell'e aktardığımızda karşılaşılan tablo aşağıda:
1-çadırların ihtiyacını karşılayacağı planlanan nüfus düşünüldüğünde çadır başına 5 kişi düşmektedir (1151575/230315)
2-istanbul'da ortalama ilçe nüfusu 368641'dir. ilçe başına yaklaşık 10 çadır kent ve bir çadır kent başına 628 çadır düşmektedir. ilçe çadır ortalaması yaklaşık 5905'tir.
3- nüfusa oranla en çok çadır dikilmesi planlanan ilçeler sırayla çatalca(4)-silivri&adalar(13)-çekmeköy&sile(16)dır. (rakamlar ilçe nüfusunun dikilecek çadır sayısına bölümüdür.)
4- nüfusa göre en az çadır dikilen yerler kartal(816)-avcılar(486)-sarıyer(411)-sultanbeyli(394)ve fatihtir(281). (rakamlar ilçe nüfusunun dikilecek çadır sayısına bölümüdür.)
5-en nezih çadır kentler(çadır kent başına çadır) beşiktaş(108)-kartal(110)-adalar(135)-güngören(200) ve üsküdar(207) olacaktır.
6-en metropol çadır kentler(çadır kent başına çadır) çatalca(8600)-küçükçekmece(6885)-başakşehir(2181)-şile(2000)-ümraniyedir(1860).
7-çadır kent başına nüfusta en düşük beşli adalar(1784)-çekmeköy(6687)-silivri(8954)-beşiktaş(14523)ve üsküdar(17832) olacaktır.
8-en hindistanımsı çadır kentler küçükçekmece(187100)-sarıyer(168841)-gaziosmanpaşa(166040)-sultanbeyli(157511)ve avcılardır(139284).

notlar:
1-rakamlar ilçe brüt nüfusunu gözeterek alınmıştır. tabi ki ilçenin depremden etkilenme oranı vs değişebilir. ama tahmini rakam olarak bakıldığında 1151575 kişilik kapasite planlandığı düşünüldüğünde yaklaşık %8lik bir evsiz kalma oranı ortaya çıkmaktadır. kabaca %10 şehir nüfusunun evsiz olacağı düşünülebilinir. bu arada hane halkı adedi 5 olarak alınmakta imiş devlet tarafından.
2-özet geçmek gerekirse planlar çadırda 5 kişi kalması üzerine planlanmış. planladığı gibi %8 rakamı tutarsa
çatalca
silivri
adalar
çekmeköy
çile
en iyi planlama yapılmış yerler güncel olarak...
bağcılar
fatih
sultanbeyli
sarıyer
avcılar
of ki offf.... çadır başına 30 kişi düşüyor %8 ihtimalle...

link çalışmazsa ilgili rapor: http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-60115c.pdf

23 Nisan 2015 Perşembe

20 Nisan 2015 Pazartesi

Kahraman aymazlar Susuz Yaz’ın hazırlıkçı Osmanlarına karşı

http://www.yazargundemi.com/yazi/103228/read

Kahraman aymazlar Susuz Yaz’ın hazırlıkçı Osmanlarına karşı

(23.2.2014 - Melih ALTIOK)

Belki rastlamışsınızdır, Nat Geo’da “Sıra dışı kıyamet hazırlıkçıları” isimli bir belgesel yayımlanıyor. Her bölümde kendi felaket senaryosuna karşı “hazırlık” yapan ABD’lilerin öyküsü anlatılıyor.
Kimi yakın gelecekteki “olası” zombi istilası için tedbirler alıyor. Evini sağlamlaştırıyor, mahzeninde bir cephanelik kuruyor.
Bir diğerinin en büyük kâbusu küresel ekonomik kriz. Aylık kazancının 3/1’i ile erzak depoluyor. Hafta sonları da, krizde aç kalan diğer insanlardan yiyeceklerini korumak için 10 yaşındaki oğluna ve karısına atış talimi yaptırıyor.
Daha ne hazırlık hikâyeleri var, inanın aklınız hayaliniz durur. Nükleer bir savaştaki su kıtlığına karşı Pazar sabahları ailece yapılan “idrarın tadına alışma” seanslarını mı ararsınız yoksa bahçesine “şimdiden” bubi tuzakları kuranları mı?
“Felaketlerine” hazırlanan bu insanlar kendilerine “hazırlıkçı” diyorlar. Gruplar kurup deneyimlerini paylaşıyorlar, yardımlaşıyorlar.
Aramızda “E güzel işte, tedbirli olmak iyidir” diyenler olabilir ama açıkça söyleyeyim bu hal bana manyakça geliyor.
Evet, Zombi ya da uzaylı istilası gibi tehditleri saymazsak, kıtlık, doğal afet, savaş, ekonomik kriz vs. gibi tehlikeler olası. Bunlara karşı tedbirlerin alınması da doğal. Ancak insanın tüm yaşamını tehlikeye hazırlanarak geçirmesini, varoluşunun anlamını, yalnızca kendisinin sıyıracağı büyük yok oluşu beklemekte bulmasını zavallıca buluyorum.
Düşünsenize, bu ne büyük bir yalnızlık ve aslında ne büyük bencillik. Bir savaş halinde kimse içecek temiz su bulamazken siz bahçenizdeki deponuzla huzuru ve güveni yaşayacağınızı sanıyorsunuz. Üstelik o depoyu susuzluktan kırılmış insanlarla paylaşmamak için bir de silahlanıyorsunuz.
Hazırlıkçıların, bekledikleri felakete “inançları” da acıklı. Çünkü o karanlık senaryoyu beklemiyor, adeta “arzuluyorlar.” Zira kendileriyle yapılan röportajlarda en sinirlendikleri şey, tedbirlerinin boşa gidebileceğine dair olasılıkların hatırlatılması.
“Hayır” diyorlar, “O gün geldiğinde bize inanmayan, hazırlıklarımızla dalga geçen komşularımız görecekler günlerini. Kapımıza bir dilim ekmek için geldiklerinde bize inanmayarak ne büyük bir hata yaptıklarını anlayacaklar. Ama onlar için çok geç olacak!”
Tabii ki bu Godot’u bekleme sendromundan, yalnızca hazırlıkçıların birey olarak sorumlu olduklarını söyleyemeyiz.
Zira hepimiz, yaşamı, yalnızca kendimizin tüketerek varolabileceği bir süreç olarak algılamamız için yoğun bir bombardıman altındayız.
Kimimiz bombardımanı yapanlara direnmenin insani aymazlığına, kimimizse sığınaklarda fare gibi tıkınıp, tıslayarak sürdüreceği huzura hazırlığa yaşamak diyor.

Susuz Yaz’ın Osmanları…

Eminim yazıyı okurken pek çoğunuzun aklına benim gibi, kapımıza dayandığı söylenen kuraklık senaryoları geldi.
Zira resmi yetkililer her ne kadar “hazırlığımız var” dese de haber bültenlerinde bilim adamlarının felaket senaryoları baskın geliyor.
Şimdiden pek çok apartman yönetim kurulu olağanüstü gündemle toplanmıştır bile. Binaların çatılarına ekstra su depoları kurulması için karar da alınmıştır. Suya ihtiyacı olan fabrikalar vs. de depolamaya başlamışlardır.
Su seviyesinin tehlikeli seviyeye indiği söylenen barajlarımızın vay haline! Hazırlık kararı alıp kuraklıktan kısmen yakasını sıyırmaya çalışanlar, depolarına doldurdukları suyla, olası bir susuzluğun başlangıç tarihini öne çektikleri düşünüyorlar mıdır dersiniz? Ya da Metin Erksan’ın Susuz Yaz’ındaki Osman (Erol Taş) misali, hazırlıklarıyla, bırakın depo yapmayı, su parasını zor ödeyen yoksulların suyundan çaldıklarını?
Zira uzmanlar, bir barajın su seviyesi kritik eşiğin altına düştüğünde, yağmurla ya da karla eksiğini tamamlamasının çok daha zorlaştığını söylüyorlar.
Bollukta da kuraklık ve susuzlukta da ya hep beraber ya hiç birimiz…

14 Nisan 2015 Salı

Nükleer patlamalarda yapılması gerekenler

http://news.sciencemag.org/environment/2014/01/how-survive-nuclear-explosion

http://www.ki4u.com/guide.htm

http://www.nytimes.com/2010/12/16/science/16terror.html



https://www.dhs.gov/xlibrary/assets/prep_nuclear_fact_sheet.pdf





Merhaba;

Akkuyu Santralinin temeli atılırken olası bir patlamada yapılması gerekenleri kabaca sıralayalım.

Amerika Ana Yurt Güvenliğinin prosedürlerini kaynak olarak alırsak:

Patlama olduğu bölgenin yakınında iseniz ve hala hayatta iseniz hemen dışarıda minimum zaman geçirecek şekilde kendinizi sağlam bir bina ya da camları kapalı bir aracın içine atın. Beton bir bina radyasyonu %50 azaltırken, yer altına inebilirsiniz (kömürlük, otopark, metro gibi) etki %90 azalır.

Olay yerinden hemen uzaklaşın. Patlama noktasından iki kat uzaklaşmak etkiyi dört kat azaltır.

Dışarıda harcadığınız zamanı minimuma çekin.

Patlama anında dışarıda iseniz:

1-Yüz üstü yere yatın ve açıktaki derinizi koruyun (ellerinizi göğüsünüzün altına altın mesela)

2- Ağız burnu elbise ya da atkı ile kapatın. maske etkisi yaratarak havadaki partikülleri azaltmaya çalışın

3-Hemen olay yerini terk edin. Bu sırada

Bir moloz bulutunun size yaklaştığını görürseniz olay yerini size yaklaşan buluta dik olacak şekilde terk edin.

Eğer bulut göremiyor ve patlamanın yerini kestiremiyorsanız hemen çok katlı bir binanın bodrumuna sığının.

Sığındığınız yerde minimum sayıda kapı ve pencere olsun.

4- Üstünüze yapışan toz ve moloz parçalarından hemen kurtulun. mümkünse duş alın, saçlarınızı yıkayın ve elbise değiştirin.

5- Sığındığınız yeri terk etmeden önce acil durum yetkililerinden haber bekleyin.

Patlama anında bir binada iseniz:



1- Hemen zeminin altına inmeye çalışın. Havalandırmayı kapatın, kapı ve pencerelerinin hava geçirmediğinden emin olun. Serpintinin geçmesi bir kaç saat alacaktır.

2- Yetkililer çıkın demeden dışarı çıkmayın (hazırlıkçılığın önemi)

3- Evdeki depolanmış yiyecek ve sıvıları tüketin.

4- haber kanallarında yetkili açıklamalarını takip edin. Bu kaynaklar elektrik kesintilerinden dolayı bir süre yayın yapamayacaktır. Panik yapmayın.

Bulunduğunuz yeri terk etmeden önce

1- Kaçış yollarının ve geçici sığınakların, toplanma ve intikal prosedürlerinin açıklanmasını bekleyin.

2- Evin her yerinin kapalı ve kitli olduğundan emin olun. Radyasyonlu serpintinin bulunduğunuz yere sinmesine engel olduğunuzdan emin olun.

9 Nisan 2015 Perşembe

Kocaeli’de bazı bölgelerde 3 saatlik elektrik kesintisi 60 fabrikada üretimi durdurdu

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/28680293.asp

Kocaeli’de bazı bölgelerde 3 saatlik elektrik kesintisi 60 fabrikada üretimi durdurdu

Türkiye genelinde geçen hafta yaşanan ve sanayi kuruluşlarında üretimi durduran elektrik kesintisinin ardından dün Kocaeli’nin bazı bölgelerinde yine TEİAŞ kaynaklı olduğu belirtilen elektrik kesintileri meydana geldi. Vezirçiftliği ve Kullar Bölgesinde 60 civarında fabrikada 3 saatlik kesinti nedeniyle üretim durdu.

Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu yaptığı açıklamada, enerji kesintilerinin büyük sorun olmaya başladığını, sık sık meydana gelen kesintilerin üretim kaybına ve maddi zararlara yol açtığını söyledi. Zeytinoğlu şöyle dedi:
"Kocaeli Türkiye’nin en gelişmiş ikinci büyük sanayi kentidir. İlimizdeki sanayinin, üretimi engelleyici faktörlere tahammülü yoktur. Enerji, sanayicilerimizin üretimi doğrudan etkileyen önemli bir girdidir. Son zamanlarda elektrik kesintileri ile ilgili üyelerimizden gelen şikayetler çoğalmış ve Oda olarak bizi harekete geçirmek durumunda bırakmıştır. 

Konuyla ilgili olarak, SEDAŞ ile yapılan görüşmelerde kesintilerin TEİAŞ kaynaklı olduğu tarafımıza iletilmiştir. Aldığımız kesinti şikayetleri haberli kesinti sınıfında yer almamaktadır. Bugün gerçekleşen kesintiden Vezirçiftliği ve Kullar bölgesinde yer alan 60’a yakın firmamız olumsuz etkilendiğini bildirdi. Bundan sonraki dönem için elektrik kesintilerinin haberli olarak yapılması hedeflenmelidir. Kesintilerin devam etmesi durumunda, sanayicilerden gelecek tepkileri dikkate alarak bir yol oluşturmak durumundayız."

8 Nisan 2015 Çarşamba

İstanbul'da elektrik kesintisi

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28677619.asp

Beykoz, Kadıköy, Sultanbeyli ve Ümraniye'nin bazı mahallelerine, 10 Nisan'da elektrik verilemeyecek.

İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre, 10 Nisan Cuma günü 11.00 ile 14.00 saatleri arasında, Beykoz'da Mahmut Şevket Paşa Mahallesi, Cenaplar, Anadolu Feneri Anadolu Feneri Yolu, Kabakoz Yolu, Fener, Tütüncüler, Kaynarcabeykoz, Yapraklı Çıkmazı, Dereboyu, Taşlıgeçit Çıkmazı, Poyrazanadolu Feneri Yolu, Merkez, Poyraz Yolu, Plaj, Mendirek Yolu sokakları elektrik alamayacak. Aynı gün, Kadıköy'de 12.00 ile 13.00 saatleri arasında, Sahrayıcedit Mahallesi, Mümin Deresi, Çelik ve Halk sokaklarda, Sultanbeyli'de 10.00 ile 17.00 saatleri arasında, Adil Mahallesi, Asmalı Mescit Sokak'ta, Ümraniye'de 08.00 ile 18.00 saatleri arasında, İstiklal Mahallesi, Şair Nesimi Sokak, Namık Kemal Mahallesi ve Motif Sokak'ta elektrik kesintisi yapılacak.

1 Nisan 2015 Çarşamba

AFAD'dan İstanbul deprem alanları açıklaması

http://www.milliyet.com.tr/afad-dan-istanbul-deprem-alanlari-gundem-2036934/

AFAD'dan İstanbul deprem alanları açıklaması

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, olası bir afet durumunda İstanbul nüfusunun tamamına geçici barınma hizmetleri sunulmasına yönelik planlama yapıldığını açıkladı.


Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"İstanbul’da yaşanabilecek deprem hakkında bazı medya organlarında yer alan geçici barınma alanları ile ilgili haberler üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına lüzum görülmüştür.
Ülkemizin müdahale kapasitesinin artırılması amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinden oluşan 28 hizmet grubu vasıtasıyla işleyen Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), 2014 yılında yayımlanmış; 2015 yılı başında ulusal düzey hizmet grubu planları hizmete alınmıştır.
AFAD, risk yönetimi anlayışı doğrultusunda olası afetlerle ilgili ulusal ve uluslararası paydaşlarıyla birlikte bilimsel çalışmalar yürütmekte; dünyanın her yerinde olduğu gibi konunun uzmanları tarafından farklı senaryo çalışmaları yapılmaktadır. Depremin altyapı, üstyapı ve vatandaşlara etkileri hakkında tahminler içeren senaryo çalışmaları, mevcut müdahale kapasitesinin belirlenmesini sağlamakta ve olası bir afete karşı hazırlıklara temel teşkil etmektedir.
Mevcut senaryo çalışmaları çerçevesinde vatandaşların İstanbul dışına tahliyesi ile Türkiye Afet Müdahale Planı çerçevesinde İstanbul’da oluşturulacak çadırkentler, konteynerkentler ve diğer geçici barınma alanlarıyla ilgili planlar, İstanbul Valiliği, ilgili kurum ve kuruluşlar ve yerel paydaşlarımız ile işbirliği hâlinde hazırlanmıştır. Olası bir afet durumunda İstanbul nüfusunun tamamının geçici barınma hizmetlerine ihtiyaç duyacağı öngörülmemektedir."

31.MART.2015 ELEKTRİK KESİNTİSİ İRDELEMESİ

Merhaba;
31.MART.2015 tarihinde tüm Türkiye'de gerçekleşen elektrik kesintisinde ülkemizin alt yapısını ve yönetim anlayışını gördük. Olması gerekenleri tartışacak değiliz. Dün yaşananlardan sonra bir şeylerin düzgün olduğunu iddia edecek kimsenin de olduğunu pek sanmıyorum.
Ülkemiz için çok önemli üç-dört tane açık belli olmuştur. Öncelikle trafik sinyalizasyon sisteminin güneş enerjili yedek güç kaynaklarına bağlı olması lazım.
Başta aile sağlık merkezleri olmak üzere tüm sağlık birimlerinin 24 saatlik yedek güç sistemi (yine güneş enerjili alternatifler başta olmak üzere) olmasının zaruri olduğunu gördük.
Apartmanların çatı birimlerine de su deposu konması gerekliliği, mevcut depoların elektriksiz ortamda faaliyet göstermediği, merkezi ısıtmalı bina ve sitelerde jeneratör olması gerektiği anlaşılmıştır.
Binalara kesintisiz güç kaynağı konması da önemli…
Dün yaşanan kesinti yaklaşık 7-8 saat sürdü. Bu sürenin sonunda kimi baz istasyonları ve su pompaları pes etmeye başladı. İş çıkışı trafiği tam yaşanmadan sorun çözüldü. Kısacası işin rengi iyice değişecekken ucuz atlattık diyebiliriz.
Neyse bunların değişmesi temennisi ile kendi işimize bakacak olursak ilk önce evimizde aydınlatma ve el radyosu olması lazım… Evimizde yedek pil muhakkak bulundurmamız lazım. Universal harici adaptörlerin ve güneş panelli şarj aletleri de pratikliklerini bir kez daha ispatladılar.
Buzdolabında özellikle buzluk kısmında boşluk varsa lütfen eski pet şişelerinizi su ile doldurup (donarak genleşince patlatmayacak şekilde) koyarak buzlukta muhafaza edin.
Bu sayede kesintide buzluk kısmı çok daha soğuk olacağı için yukarıdaki bir takım gıdayı bu donmuş petlerler değiştirerek iki tarafında soğuk kalmasını ve oluşabilecek gıda kaybını engelleyebilirsiniz. Tabi gerekmedikçe buzdolabını açmıyoruz.
Evimizde bir piknik tüpü olması, katalitik soba olması son derece faydalıdır. Bunu da dün görmüş olduk…
Tabi ki güzel çözüm jeneratör almak ama apartman hayatında ne kadar mümkün olur iyi düşünülmeli. Balkonunuz müsaitse bu da güzel bir seçenek olacaktır.

 Dün sitemize yaşanan akımı görüyorsunuz. Dün yaşanan gerçek bir afet olsaydı insanların ne kadar hazırlıklı olduğunu görebilirsiniz. Unutmayın amacımız kıyameten sağ çıkmak değil. Gerçekleşecek dünkü gibi olaylardan 3 gün ila 7 gün boyunca kendimizi sakınabilmek...

Sizin de tecrübelerinizi ve fikirlerinizi bekliyoruz.
Saygılar…